Mustafa Onat's items Go to Must.'s photostream

27 Eylül 2012 Perşembe

Toplantı raporu

Ciddi görünmeye çalışan altı kişinin bulunduğu bir toplantı odası. Katılımcıların, aynı şirkette çalışmak dışında ortak bir noktaları yok gibi. Koridorlarda karşılaştıklarında ya görmemiş gibi yapıp aceleci adımlarla geçiyorlar birbirinin yanından ya da nezaketen başlarını hafifçe eğerek ve kaşlarını istemsizce kaldırarak gözleriyle selamlaşıyorlar. Şirket koridorlarındaki koşar adım topuk seslerinin sebebi gecikmiş bir işi yetiştirme telaşı kadar, gereksiz birine yakalanmama kaygısı da olabilir.
 
Herkesin önünde çayın yanında atıştırmalık bir şeyler var. Hep söylüyorum; toplantılarda sadece çay ikram edildiyse o toplantının verimli olması beklenmemeli. Kurabiye ve toplantı verimliliği arasında bilimsel olarak ispatlanamayan, anlamsız ve doğru orantılı bir ilişki var. Bir katılımcı hiçbir ikrama dokunmuyor. Kendisini zehirleyip koltuğunu kapma planları yapıldığını düşünüyor olabilir. Makul. Onun dışında herkesin küçük pastaları bitmiş. Yuvarlak, delikli, susamlı bisküviler kalmış genellikle tabaklarda. Onların her toplantıdaki kaderi bu.
 
Normal zamanlarda birbirine zoraki selam veren katılımcılar, toplantılarda şirin görünmek ve gergin ortamı yumuşatmak adına saçma espriler yapıyorlar yine. Ortam yumuşamıyor. Onlar da şirinleşmiyorlar. Sunum sırasında, yapılan işin değerini arttırmak için araya yabancı kelimeler sıkıştırılıyor. Bir zamanlar eleştiren katılımcılar da kabullenmiş durumdalar artık bu suni değer arttırma çabalarını. Bazıları kaytarıyor. Bazıları gereğinden çok çalışıp hayatını karartıyor. Bazıları bunu fark edip çok çalışıyor olmasına rağmen muhtemel sorunları eskisi kadar kafaya takmıyor.
 
Bu arada toplantı bitti. Bu günlük bu kadar.

21 Eylül 2012 Cuma

Les carnets nus

Ders: Fransızca
Konu: Telaffuz

Sıkıcı şeyler anlatmayacağım. Sınav da yapmıyorum. Bu dersimizde şarkı dinleyeceğiz. Yalnız telaffuzlara kapılıp çelloyu dinlememezlik etmeyin! Bir de bu şarkı youtube'lar da filan yok demek isterim. Bu günlük bu kadar.

 
 
 

6 Eylül 2012 Perşembe

Kamp

Şimdiki zamanı takip etmekte zorlanıyorum galiba. Ta geçen yıldan taslak olarak bekleyen yazılar var. Daha da kötüsü zihnimin ‘taslaklar’ klasörü de dolu. Ya bir şeylerden vazgeçmem gerekiyor ya da taslak halindeki her projeyi hayata geçirmem…

Sürekli zamanı hatırlatan saatlerle, takvimlerle, ajandalarla kuşatılmış olmama rağmen kronolojiye bağlı kalamıyorum. Bir ay kadar geri gideceğim şimdi mesela. Varsayalım zaman makinesini bulmuşum! Geçtiğimiz ayki kamp için bu yazı. Çadırlı, uyku tulumlu, matlı, baltalı vs. filan gerçek bir kamptan söz ediyorum. Yalnız işin kolayına kaçıp buraya birkaç fotoğraf ekleyeceğim sadece. Yazısı ise Gezgin Dergisi’nin Eylül sayısında. Şimdilik bu kadarı yeterli olsun.
 
Bu ağaç İstanbul'da olsaydı köküne beton ya da asfalt dökülmüştü çoktan!
 

  
Fotoğrafların devamı Flickr'da.