Mustafa Onat's items Go to Must.'s photostream

16 Aralık 2012 Pazar

Gürültü yapmayın, kendi kendime iyileşirim ben!

- Çay mı içersin, ıhlamur mu?
- Fark etmez, ikisinin de tadını alamıyorum zaten. Sıcak olsun yeter.
- Limon dilimleri de atayım mı?
- ...
- Limooonn?
- Sen bilirsin.
- Nerede üşüttün ki böyle?
- 7 buçukta işe gidiyorum. Normal.
- Kışın bari maça gitmesen.
- Bu muydu derdin? Terli terli su içmiyorum merak etme. Limonlu soda filan içiyoruz.
- Dalga geç sen bi de. Bir hafta çek de akıllanırsın belki.
- Belki.
- Gömleğin altına da bir şey giymiyorsun.
- Üstüne giyiyorum.
- İnat inat da bu kadar da olmaz. Dedene çekmişsin diyorduk da dedeni geçtin sen.

***

- Yarın işe gitme. Dinlen biraz.
- Gitmem lazım.
- Kendini yor anca. Sanki şirket batacak.
- Şu televizyonun sesini kıssanız biraz. Kafamın içinden savaş uçakları geçiyor gibi oluyor.
- İzlemiyordun hani.
- Duyabiliyorum.

***

- Boğazın nasıl oldu?
- Hep aynı, kronikmiş ya.
- Öyle şey mi olur, her şeyin çaresi var artık.
- Boğazımın griple ilgisi yok.
- Niye geçmiyor o zaman?
- İyileştiremeyince kronik diyerek sıyrılıyorlar işin içinden. Tıp, farenjitimi iyileştirebilecek kadar gelişmemiş henüz.
- Uydurma! İlaçlarını düzgün içmiyorsun. Küçükken de içmezdin.
- Lavaboya döküyordum anlamayın diye.
- Aferin!

.
.
.