Mustafa Onat's items Go to Must.'s photostream

27 Kasım 2010 Cumartesi

Saw [Final]

Ve Jigsaw kepenk indirdi. 2004 yılında sessiz sedasız, ancak sıradışı bir filmle başlayan seri yedinci filmle sona erdi. Bu tür seriler, birkaç filmden sonra sıkıcı olmaya başlıyor. Fakat Saw için bunu hiç düşünmedim. İlk iki filmin hikayesinin başarısına ulaşamayan serinin diğer filmlerini de aynı sadakatle izledim. Bugün de son görevimi yerine getirerek Saw serisinden mezun oldum. (:

Filmi 3D formatta izledim. Açıkçası 3 boyutlu olmasa da olurmuş. Salondaki 3D gözlük başımı ağrıttı. Kurbanların vücutlarından koparak fırlayan ve üzerinize sıçrayan parçaları saymazsak bu baş ağrısına değecek sahneler yoktu filmde. Jigsaw'ın yokluğunda oyunlara emaneten devam eden Hoffman, serinin son filminde oyunları kişiselleştirmenin cezasını ödemek zorunda kaldı. Hoffman'ın, eşini öldürmek isteyebileceğini önceden tahmin eden Jigsaw, onun için küçük bir oyun hazırlamış. Bu oyunu yönetme görevini ise serinin ilk ve en etkileyici filminde kurban olarak seçtiği Dr. Gordon'a vermiş. Yani yedi yıllık serinin başlangıcını da, finalini de aynı karakter yapmış oldu.

Diğer kurban grubu ise, Jigsaw'ın oyunlarından kurtulduğunu iddia ederek kitap yazan ve televizyon programları yapan bir sahtekar ve onun yapım ekibi. Ölmeden önce bu girişimi cezalandırmayı planladığını öğrendiğimiz Jigsaw, onlar için bir seri oyun kurgulamış. Ünlü olma çabasındaki adam, bir yalandan yola çıktı ve Jigsaw'ı bu oyuna alet etmeye çalıştı. Ekipteki diğer kurbanlar da en az onun kadar bu sürece dahil oldular. Bu nedenle birbirini takip eden tuzaklarda kurban oldular. Bu oyunlar için tek eleştirim; ekipte yer almayan ve hiçbir şeyden haberi olmayan kitap yazarının eşinin de kurbanlara eklenmiş olmasıydı. Jigsaw'ın daha önceki kurban seçimlerinde gözettiği suçlu-suçsuz ayrımını bu kez es geçmesini biraz yadırgadım. Yine de serinin bitmiş olmasının verdiği rahatlıkla rehavete kapılmayayım. Jigsaw'ın, kararlarını sorguladığımı düşünmesini istemem. Yarın bir gün, -finalin yapılmış olmasına rağmen- sekizinci filme kurban seçmeye başlarsa onu kimse durduramaz. Kendisine saygılarımı sunuyorum. (:

26 Kasım 2010 Cuma

Hayal Meyal


Bir otobüs yolculuğunu iki saat kısaltan bir kitap oldu benim için. Kaldığım yerden devam edebilmek için sayfanın üst köşesini kıvırmama gerek kalmadı. Böyle de zahmetsiz bir kitap.

Kendini ve çevresindekileri iyi tanıyan bir adam var kitapta. Ayrıntıları görebiliyor. İyi niyetli ama biraz geçimsiz. Hoşsohbet ama herkesle değil. İşinde başarılı ama biraz da tembel. (belki de çokça) Farkında olduğu, kabullendiği ve başkalarından gizlediği bir rahatsızlığı var. Rahatsız olduğu gerçek; fakat yanıldığı tek şey yine bu rahatsızlığı konusunda.. Tüm bunlar onun karmaşık zihninin hayal ürünleri de olabilir!

Kitabın dram ve karakomedi karışımı bir türde senaryolaştırılabilecek tek cümlelik özetini de yazmak isterdim ama bu kadar kolaycılık olmaz. İsteyen kendisi okusun (:

*** 
“Yaşarken bile yanında refakat edilmesi güç bir adam oldum. Ölürken kim refakat edebilir?”
“Ben bulutların dilinden anlamam. O yüzden sık sık yağmur yağar ben dışarı çıkınca.”