Mustafa Onat's items Go to Must.'s photostream

10 Ağustos 2011 Çarşamba

Hauschka

Evinde piyano olan insan, efendi efendi piyanosunu çalar değil mi? Üstü tozlandığında siler. Çizilmesin diye dikkat eder. Hatta kimisi dantel örtüler örter filan.. Neyse, Hauschka (Volker Bertelmann) öyle yapmıyor. Piyanosunun kapağı açık. Bildiğimiz beyaz ve siyah piyano tuşlarıyla birlikte, tuşların içerdeki uzantıları olan ses aksamlarını da kullanıyor. Bu teknik kısımlara çataldan pinpon topuna kadar akla gelecek her nesneyi gelişigüzel koyarak ya da sabitleyerek arzu ettiği seslerin deneysel yolla çıkmasını sağlıyor. Beğenmediği bir ses olduğunda çalarken müdahale ediyor, yerini değiştiriyor ya da kaldırıyor ilgili nesneyi. İlk dinlediğimde nasıl olduğunu anlayamadığım daktilo tuşuna benzer sesleri de, tuşların arkadaki uzantılarını bantlayarak ya da bir şekilde sabitleyerek yapıyor. Prepared Piano denen bu tarzla ilgili detaylı bilgiler burada.

Düğün salonunda org çalan bir adam (genelleme yapıyorum, istisnalar ayrılır zaten kendiliğinden) bu manzarayı görse, piyanoyu sanatçının kafasında parçalamak isteyebilir. Ya da Hauschka düğün salonunda org çalan birini görse, azaptan piyanoyu hatta müziği bırakabilir.

8 Ağustos 2011 Pazartesi

Farenjit

Kolay kolay doktora giden biri değilim. Bunu "ben hiç hastalanmam, kendime iyi bakarım" gibi değil de şükür ifadesi olarak kabul edelim mümkünse. Birkaç yıldır nefesle ilgili sorunlarım var. Beni eve hapsetmediği ve rutin yaşamımı engellemediği için erteleyip durdum. Soğuk algınlığı, kış hastalığı filandır dedim kendi kendime. Havalar 35 dereceyken de devam edince gidip şikayelerimi doktora anlattım. “Farenjit’in bütün belirtilerini saydın” dedi doktor. Sonra bir de kendisi baktı ve “arttırıyorum, kronik farenjitsin” dedi. Merkezi havalandırma, klimalar vs. gibi başka nedenleri de olmakla birlikte; sigaraya olan alerjim sadece mecazi değilmiş.

Çocukluğumda, çocuklara şeker niyetine verilen küçük kırmızı aspirinleri bile yutamayan, buzdolabının kapısındaki iğrenç kokulu öksürük şuruplarını lavabolara döken ben; farenjit belasına aç karnına, tok karnına, çeşit çeşit 10 kutu ilaç içtim, bana mısın demedi. Aramızdaki ilişkiyi tek taraflı olarak feshediyorum. Bir hükmü yok.

Aldığım nefesin hakkını veremiyor olabilir miyim?

4 Ağustos 2011 Perşembe

Yeniden Anouar Brahem


Müjdemi isterim; Anouar Brahem yine geliyor (: Onu geçen sene, Ramazan'da Caz etkinlikleri kapsamında Arkeoloji Müzesi'nin bahçesinde dinlemiştik. Klişe tabirle, tadı damağımda kalmıştı. Anouar Brahem, sadece 1 yıl sonra yine aynı festival kapsamında İstanbul'a geliyor.

Geçen yıl, son albümünde (The Astounding Eyes Of Rita) kendisine eşlik eden müzisyenlerle birlikte "Anouar Brahem Quartet" dörtlüsü olarak çalmışlardı. Bu yıl ise "Le Voyage de Sahar" albümündeki üçlü olarak çalacaklar resmi siteye göre. Bu da demek oluyor ki udun yanında piyano ve akordeon olacak bu sefer. Yani Le voyage de Sahar, La chambre, Vague, E la nave va.. gibi müthiş parçaları bir aksilik olmazsa canlı dinleyeceğiz.

Geçen sene beklenenden fazla dinleyici gelmiş olmalı ki, girişte karaborsa bilet arayanların sebep olduğu küçük çaplı bir bilet kargaşası vardı. Çok sayıda insan ayakta dinlemişti. Bu yıl konser yine açık havada; fakat bu sefer Topkapı Sarayı avlusunda. Bilet fiyatları ise geçen yıla göre bir hayli artmış. Festival organizatörleri, iktisatın temelini oluşturan arz/talep felsefesini fazlasıyla hesaba katmışlar. Arzu edenler için biletler biletix'te..

16 Ağustos 2011, 21:00
Topkapı Sarayı, İstanbul