Mustafa Onat's items Go to Must.'s photostream

8 Haziran 2012 Cuma

Bulmaca

Büfenin önündeki raflardan aldığı ve kaçak bakışlarla sayfalarını kontrol ettiği gazetenin parasını uzatırken büfeciyle göz göze geldi genç adam. Günün yorgunluğuyla ağır aksak hareket eden büfeci, gecenin bu saatinde gazete alan adamı tepeden tırnağa süzdü, yüzünü ekşitti. Saat 12’yi geçmişti ve bu saatte gazete alan olmazdı. Dedektiflere has şüpheci bir tavırla, düne ait gazeteyi neden aldığını sordu adama. Artık eskimişti gazeteler ve birkaç saat sonra iade edilecekti. Güven vermeye çalışan bir tavırla ve hafifçe de gülümseyerek "iş ilanlarına bakacağım" dedi adam. Daha önce düşünülmemesine rağmen iş görebilecek bir yalandı bu. Parasını ödedikten sonra gazeteyi çantasına sıkıştırdı. Hiç gazete almamış gibiydi şimdi. Bulunduğu sokaktan evine gidene kadar, elinden geldiğince sessiz adımlarla yürüyerek dikkat çekmemeye çalıştı. Birkaç yerde gördüğü polislere yakalanmamak için yolunu değiştirdi, fark edilmeyeceği karanlık kaldırımları tercih etti.  Evine vardığında saat 1’i geçmişti.

Bir telaşla çantasından çıkardığı gazetenin sayfalarını sabırsız hamlelerle çevirdi. Bulmaca sayfasının yerini ezberlemişti. Diğer sayfaları kenara atıp, bulmaca sayfasını özenle salonun ortasındaki masaya serdi. Ortasında ünlü isimlerin fotoğraflarının bulunduğu tam sayfa çengel bulmacayı çözmeye koyuldu.

* * *
Hava aydınlanmadan kapıdaki gümbürtüyle uyandı. Kapıdakilerin, koçbaşıyla sur kapılarını yıkmaya çalışan düşman ordusu olduklarına yemin edebilirdi. Yatağın üzerinde kıpırdamadan, sessizce bekleyerek evde olmadığı izlenimi vermeye çalıştı önce bir süre. 

-          Aç kapıyı, Polis! Evde olduğunu biliyoruz. Efendi gibi açmazsan kapıyı da kırarız, kafanı da kırarız.
Korktu. Bu korkuya rağmen, dışarıdan gelen çağrının netliği kapıyı açıp açmamak konusundaki tereddütünü sonlandırdı. Yavaşça açtı.

-          Niye vaktinde açmıyorsun?
-          Ben bir şey yapmadım.
-          Ne yaptığını sormadık sana.
-          Bir şey yapmadım diyorum, gerçekten...
-          Yürü hadi! Merkezde anlatırsın.
-          Pijamalarla mı geleceğim?
-          Kes şaklabanlığı. Üstünü giy hemen!
O giyinirken, polisler evi yoklayıp salonun ortasında bulmaca sayfası açık unutulan gazeteyi buldular. Gazeteyi de aldıklarını görünce korkusu katlandı adamın.
* * *
Emniyetteki sorgusu uzun sürmedi. Hemen çıkarıldığı mahkemede Hakim sormaya başladı:

    -         Yaptığının suç olduğunu bilmiyor musun? Daha önce de kaç kez yakalanmışsın. Sicilin sabıkalarla dolu.
-          Ben bir şey yapmadım.
-          Bırak bana martaval okumayı. Hakkında şikayetler var.
-          Nasıl şikayet?
-          Ne yaptığını sen bilmiyor musun?
-          Ben bir şey yapma…
-         Hala yalan söylüyorsun. Dün okul kantininde bulduğun gazetenin çengel bulmacasındaki ünlü fotoğraflarına sakal, bıyık çizmişsin.
-          Ben yapmadım. Hem başkasının gazetesine nasıl çizeyim?
-          Çocuk çay kuyruğundayken seni masasında görenler var.
-          Ben dün hep dersteydim, kantine hiç gitmedim.
-          Mahalledeki kahvehanede yaptığın ne olacak?
-          Ben bir şey yapmadım Hakim Bey.
-         Yalan konuşma, fena yaparım. Ahmet Efendi spor sayfasını okurken, gazetesindeki bulmacanın ünlü fotoğraflarını da sen çizmişsin. Yan masada okey oynayanlar görmüş. O değil; fotoğraftaki ünlüyü başka birine benzetmişsin bir de. Zavallı adam çözdüğü bulmacayı hediye çekilişine göndermiş. Yazdığı ünlü ismi yanlış olunca, senin yüzünden kaybetmiş.
-          Ben çizmedim.
-         Oğlum bak; efendi gibi itiraf et de beni daha çok sinirlendirme. Gazeteyi aldığın büfeci senin pek sağlam ayakkabıya benzemediğini söyledi. Gece gece gazete alıyormuşsun. Polis de evinde ünlü fotoğrafları karalanmış bulmacalar bulmuş. Erkek, kadın ayırmadan kafana göre saç, sakal, bıyık, küpe çizmişsin hepsine.
-         Annem, "eve gelirken ekmek al" demişti. Bakkal da aldığım ekmeği gazeteye sarmıştı. Ekmeği masaya koyduğumu hatırlıyorum. Gazete de öyle kalmıştır masada. Bakkal ekmeği sarmadan önce başkası çözmüştür bulmacayı.
-         Sadece bunlar değil ki… Annenin, dolaptaki cam eşyaların altına serdiği gazetelerde de aynı bulmacalardan varmış, saksıların altındakilerde de... Hepsinin ünlü fotoğraflarına sakal, bıyık çizilmiş. Kriminal laboratuvarda deliller incelendi. Çizimlerin sana ait olduğu kesinleşti. Suçun tespit edildi. Pişmanım dersen cezan biraz düşer.
-          … (Sessizlik)
-          Bir daha yapacak mısın?
-          … (Sessizlik)
-          Kime diyorum oğlum? Cevap vermezsen yakacağım çıranı.
-          Pişmanım, bir daha yapmayacağım.
-          Ne zamandır bulmaca çözüyorsun?
-          Bulmaca çözmem ben. En son lisedeyken çözerdim, sonra bıraktım.
-          Neden bıraktın?
-          Başkalarının ürettiği suni sorunları çözmemin kimseye bir faydası olmadığını fark ettim. Çözmem gereken gerçek problemler var zaten.
-          Bırak bu beylik laflarını. Bulmacaların hiçbiri çözülmemiş. Neden insan gibi çözmeyip sadece bulmacalardaki ünlü fotoğraflarına sakal, bıyık çiziyorsun? Anarşist misin sen?
-         Dedim ya; bulmaca çözmeyi sevmem ben. Çizmeyi, boyamayı severim. Ayrıca o ünlü dediklerinizin çoğunu da tanımıyorum.
-          Yaptığının suç olduğunu bilmiyor musun?
-          Biliyorum, pişmanım.
-          Bak burası hukuk devleti. Anayasa var, kanunlar var, adalet var... Kimsenin yaptığı yanına kâr kalmaz. Unutma bunu.
-          … (Sessizlik)
-         Yaz kızım; Gereği düşünüldü: Eldeki deliller incelendi. Şahitler dinlendi. Zanlının, Anayasanın 73. maddesindeki “Gazetelerdeki bulmacalar amacı dışında kullanılamaz” yasağının ihlali; aynı zamanda, Bulmaca Kanununun 11. maddesindeki “Gazetelerin bulmaca sayfalarındaki ünlü fotoğraflarına, saç, sakal, bıyık vs. çizilemez” kuralının ihlali nedeniyle 18 ay hapse mahkum edilmesine; tutuklu bulunduğu süredeki iyi hali göz önünde bulundurularak -ve aynı suçları bir daha işlemeyeceği kanaati oluştuğundan- cezasının 12 aya düşürülmesine; ayrıca suça teşvikinin engellenmesi ve rehabilite olması amacıyla da, 3 yıl boyunca gazete okumasının yasaklanmasına karar verildi.
* * *
Adliye koridorlarında, Jandarmalar eşliğinde yürürken bitkin görünüyordu. İnsana acziyetini hissettiren yüksek tavanlı ve görkemli binadan çıkarken gözü kapıdaki güvenlik memurunun elindeki gazeteye ilişti. Saniye geçmeden, kolundaki Jandarmanın sırtına indirdiği yumrukla kendine geldi. Başını eğdi ve yürümeye devam etti.

9 yorum:

  1. Orijinalliğine bayıldım, suçu öğrenene dek her şey öyle normal bir polisiye gibi ki.

    "Başkalarının ürettiği suni sorunları çözmemin kimseye bir faydası olmadığını fark ettim." Bunaysa bayıldım, izninle ajandama aldım.

    YanıtlaSil
  2. ebruhu;
    Uzunluğu ve sıkıcılığı nedeniyle metnin okunma ihtimalinin çok düşük olduğunu düşünmüştüm, teşekkürler.

    O cümle, liseden sonra bulmaca çözmeme gerekçem :)

    YanıtlaSil
  3. ... Başını eğdi ve yürümeye devam etti.

    tam o esnada eğik başının altından çevirdiği gözleri bana takıldı. iş çıkışı turuncu, mavi bahar akşamına aldanmış ayaklarım yolu uzatmış, karşılaşmanın yaşandığı olay mahaline kadar götürmüştü. bi şaşkınlık.. garip bi şaşkınlık ama.. sahneye değil de sahnenin böylesi bir turuncu, mavi bahar akşamında yaşanması karşısında bi şaşkınlık. evet bi şaşkınlık.

    ben de görmüştüm onu elinde kalem, önünde gazeteyle.. çalıştığım yerin altındaki restoranda mutfak işlerine bakardı. ben sabahları erken giderim işe, servis erken alır beni çünkü. işyerine varır varmaz, bilgisayarımı açar, gazetede bikaç habere gözatar, sonrasında bi poğaça yeyip çay içmek üzere restorana inerim. gece dışarıda içip şarkı söyleyen sarhoşlar yüzünden sabah doğru uyuyup sabah da sinirle uyandığım bi günde farkettim onu. henüz kimsenin olmadığı restoranda bi köşeye oturmuş sırtını masaya siper eder halde bişeyler yapıyordu. yanıbaşındaki masada duran kültabağını bahane edip yanına doğru yanaştım ve tam o esnada farkettim önündeki gazeteyi.iki tam sayfa bulmacayı katlamış, dörtte biri kalan tarafındaki ünlülere sakal bıyık çiziyordu. yüzünün yarısı gözüken ünlünün kaşlarını boyuyorken farketti beni.. birden abartılı bi panikle gazeteyi kavradı ve hızla arkasına sakladı. aynı anda dikkatle bana bakıyor, ne yapacağımı kestirmeye çalışıyordu. ondaki şaşkınlık ve panik hali bana da bulaştı bi an, hiçbirşey söyleyemeden baktım öylece. kendime geldiğimde hızla yanımdan uzaklaşmaya başlamıştı bile. sersemliğimden kurtulup masama geçtim. poğaçamı yedikten sonra şirkete çıktım ve gün boyunca üstünkörü yaptığım işler esnasında suçu ve suçluyu düşündüm.

    olaydan sonraki iki gün restoranda görmedim onu. sordum; 'izinli, hastaymış' dediler. iki gün boyunca hesapladım kafamda. görmüştüm onu tam suç esnasında, belli farkındaydı o da suçunun... iki günün geçmesi uzun sürdü, ben o esnada kurguladım kafamda. sonunda kahvaltı için indiğin restoranda yine gördüm onu. hazırlığımı vaktinde yapmıştım demek ki, güzel. kimsenin yanında olmadığını farkettiğim bi anda ona doğru yürümeye başladım, bi yandan kararlıydım, vakti gelmişti artık; diğer taraftan sakin görünmeye çalışıyordum, kimse farketmemeliydi. yanına yanaştığımda panikledi yine ve gerilmiş kaşlarının altından dikkatle bana bakmaya başladı. yanaştım iyice ve içeriye girdiğimden beri arkamda tuttuğum elimdekini ona doğru uzattım. şaşkınlıkla önce elime sonra bana baktı. gözlerimle elimdekini alması için işaret ederken elimle de iyice uzattım. elimde duran gazeteyi tereddütlü de olsa aldı. ikiye katlı gazeteyi açması için işaret ettim, bir yandan da içerdeki diğer çalışanlar görmesin diye gövdemi siper ediyordum. yavaşça gazeteyi açtı ve bi süre şaşkın bi şekilde baktı. sonra gözleri irice açık, yüzü gevşemiş vaziyette yüzüme doğru baktı. rahatlamıştık ikimiz de, gülümsedik. ama belli etmemeliydik. öyle ya suçluyduk ikimiz de..

    YanıtlaSil
  4. bu da görgü tanığı..:)

    kurguyu beğendim.bu kurgunun üstüne ben ne kurabilirim diye düşünürken kaptırmışım. sorun olmaz umarım..

    YanıtlaSil
  5. Estağfurullah zamyak. Aksine çok şık bir katkı oldu. Tamamını okuman yetmezmiş gibi, bir de devamını yazmaya üşenmediğin için çoook teşekkürler :)

    YanıtlaSil
  6. Ben bu yazının karşısında saygıyla eğilirim.

    YanıtlaSil
  7. Aslısın;
    Est. Vakit ayırdığın için teşekkürler. Bazen gevezeliğimiz tutuyor :)

    YanıtlaSil
  8. sussan olmuyor susmasan olmaz, dil dursa hakim bey tende can durmaz, der şarkı, öyle ise dinlensin ...

    YanıtlaSil
  9. eğlenceli bir site güzel olmuş elinize sağlık.

    YanıtlaSil