En az altı ayda bitirilebilecek projeyi iki ayda tamamlamaya çalışıyoruz. Çünkü -amiyane tabirle- psikopatız. Daha efendi ve kurumsal bir tabirle, zamanı iyi yönetemiyoruz. Hangisini kabul ederseniz.. (Bu arada; zaman yönetimi kavramı, fazla iddialı ve ütopik değil mi?) Yaz boyunca saz çalıp eğlenen ağustos böceğinin, kışa doğru düştüğü telaşlı duruma yakın halimiz. Olan, etrafımızda didinip duran, az sayıdaki çalışkan karıncalara oluyor.
Kişisel işlerimi ertelemek konusunda yüksek ihtisas yapmış olmam, şirketin aynı tavrını sorgulamama engel değil. İlk anda olmasa bile, işlerimi yapıyorum ben ve muhtelif gecikmelerden kimse olumsuz etkilenmiyor. İş yerinde ise her ertelemeden ve zamanı düzgün planlayamamaktan olumsuz etkilenen çok sayıda çalışan ve başka faktörler var. Birbirini etkileyen bu faktörler bir araya gelmiş, ortak bir sonuca ulaşmaya çalışıyoruz.
Kişisel işlerimi ertelemek konusunda yüksek ihtisas yapmış olmam, şirketin aynı tavrını sorgulamama engel değil. İlk anda olmasa bile, işlerimi yapıyorum ben ve muhtelif gecikmelerden kimse olumsuz etkilenmiyor. İş yerinde ise her ertelemeden ve zamanı düzgün planlayamamaktan olumsuz etkilenen çok sayıda çalışan ve başka faktörler var. Birbirini etkileyen bu faktörler bir araya gelmiş, ortak bir sonuca ulaşmaya çalışıyoruz.
Farklı departmanlarda çalışıp birbiriyle iş ilişkisi olmayan ya da aynı departmanda çalışıp birbiriyle sadece iş ilişkisi olan insanlar geçici bir süre, belli konularda birlikte çalışmak zorunda. Ofiste birbirine selam bile vermeyenler, toplantılarda yerli yersiz esprilerle sıkıcı ortama (ya da kendilerine) şirinlik katmaya çalışıyor. Zoraki gülümsemeler, ilgiliymiş gibi görünen ama konuyla ilgisiz, saçma sorular soran çok bilmişler ve onların kendini pazarlama girişimleri.. Toplantıların en tanıdık ritüelleri zaten bunlar. Bir de kurabiyeler.. Bir iş toplantısında, çayın yanında atıştırmalık bir şeyler yoksa, o toplantı teknik olarak eksiktir ve verimli olması beklenmemelidir. Sanırım etkili bir son oldu bu.