“Boş zamanlarınızda ne yaparsınız?” sorusuna verilen en yaygın cevaplardan biri; “kitap okurum” olur. Bu klasik soruya farklı cevaplar vermek mümkün olsa da, alternatif cevaplar arasında hatırı sayılır bir ağırlığı kitap okumak alır. Bu düşünceme rağmen, benim boş zamanlarımda yaptığım ilk iş kitap okumak olmuyor genelde. Fakat bu, hiç kitap okumadığım anlamına da gelmiyor. Anlık bir değerlendirme yaptığımda, bu zamana kadarki kitap okuma alışkanlığımda birtakım dalgalanmalar olduğunu fark ettim. Bu iniş-çıkışları bir şekilde bir grafiğe döksem, en sık ve istikrarlı kitap okuduğum dönem kesinlikle askerliğime rastlardı. Tabii ki bu tesadüf değil.. Askerliğiniz sırasında ne zaman uyuyup ne zaman uyanacağınıza, ne zaman yemek yiyeceğinize, içtima, eğitim, nöbet, silah bakımı, spor vs. gibi askerlik ritüellerinin ne zaman gerçekleştirileceğine sizin yerinize karar veriliyor. Bir robotun çalışma mantığına paralel bir anlayışta ve sistematik olarak devam eden 157 günlük askerliğim sırasında, ne yapacağıma bireysel olarak karar verebildiğim tek zaman bölümü “yat”madan önceki 1-2 saatti. Radyo, mp3 player vs. gibi elektronik aletlerin yasak olması nedeniyle dilediğim müziği dinleyememe esaretim, uyumadan önceki birkaç saatimi kitap okuyarak değerlendirmeme vesile oldu. Bu sayede askerde okuduğum kitaplar, tüm yaşamımdaki kitap okuma oranımı bir nebze yükseltmiştir.
Hazır lafı uzatmışken askerdeki kitap okuma prosedüründen de bahsetmek isterim. (: Askerliğiniz süresince hangi kitapları okuyabileceğiniz ya da daha doğru bir ifadeyle hangi kitapları okuyamayacağınız da tespit edilmiş durumda. Bu nedenle -normal şartlar altında- nizamiyeden her girişinizde çantanızdaki diğer eşyalar gibi kitaplarınız da kontrol edilir ve daha sonra size ulaştırılmak üzere nizamiye görevlilerince birlik komutanlarının denetim ve onayına sunulur. Kitaplarınızın ‘yasaklı’ listesinde olmaması durumunda kitabın ilk sayfasına, üst rütbeli bir komutanın imzası eşliğinde “Okunmasında sakınca yoktur” kaşesi basılarak kitabınız size teslim edilir. Size ayrılan ve genellikle birkaç saatle sınırlı olan zaman diliminde ‘kaşeli’ kitaplarınızı gönül rahatlığı ile okuyabilirsiniz. Kitap okuduğunuzu gören nöbetçi subaylar bu kaşe ve imzayı gördüklerinde sizi rahat bırakırlar. Kitaplarınızın yasaklı listede olması durumunda ne olabileceğinden emin değilim açıkçası; çünkü benim başıma böyle bir şey gelmedi. Askerde neredeyse her konuda olduğu gibi bu konuda da birçok söylenti vardı. Kimine göre bu, sizi disiplin koğuşuna götürebilecek bir suçken, kitabın size teslim edilmeyeceği ve yasaklı kitap bulundurmanızın küçük bir cezayla da geçiştirilebileceği bu konudaki söylentilerden bir diğeriydi.
Aslında bu girdiye, Beyoğlu Belediyesi tarafından düzenlenen 4. Beyoğlu Sahaf Festivali ile ilgili düşüncelerimi 'kısaca' yazmak için başlamıştım. Hedefimden bir miktar(!) saptığımın farkındayım ama biraz çetrefilli de olsa amaçladığım noktaya varmak üzereyim. (:
Taksim Gezi Parkı’nda 14 Eylül 2010 tarihinde başlayan ve 28 Eylül 2010 tarihinde sona ermesi planlanan festival 3 Ekim 2010 tarihine kadar uzatılmış. Ben geçtiğimiz Cumartesi gittim. Tanıtım faaliyetlerinin yetersiz olmasına rağmen festival alanı oldukça kalabalıktı. Sohbet ettiğim birkaç sahaf hafta içi günlerde ise festivale olan ilginin düşük olduğundan şikayetçiydiler. Sahaflarda bulabilecekleriniz sadece kitapla sınırlı değil. Kitap dışında geçmiş yıllara ait dergi, gazete, plak, film afişleri de mevcut. Aradığınız herhangi bir şey yoksa bile, ilginizi çekecek yayınlarla karşılaşmanız mümkün. Ben bu şekilde 1960-70 yılları arasında basılmış üç kitap aldım. Aldığınız kitap ya da diğer eserlerin fiyatında sahafın biçtiği paha kadar, kitabın ne kadar eski olduğu da belirleyici oluyor. Buna rağmen oldukça eski yayınların fiyatları bile, aldığınız ürünün yenisinin raf fiyatını çok fazla aşmıyor genellikle. Ayrıca hiçbir şey almadan da, eski kitapları ve diğer yayınları incelemek mümkün. Taksim Gezi Parkında yer alan festival alanında, sahafların hemen yanında birkaç tane kafe var. Satın aldığınız kitapları açık hava, canlı müzik ve içeceğiniz eşliğinde o kafelerde inceleyebilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder