Mustafa Onat's items Go to Must.'s photostream

11 Ocak 2013 Cuma

Çatılarda gezdiğim yalan değil

Şimdi ben burayı günlük gibi de kullanabilirim değil mi? İstersem günlük yazarım, istersem aylık. Tapulu yerim sonuçta. Satarım bile satmak istersem de; alıcı çıkmaz. Bit pazarında satılan, kullanılmış, bozuk aletler kadar etmez pahada. Pahada da hafif yükte de. Bana da hiç yük olmadı sağolsun, kendi kendine büyüdü. Eyvah! 'Geveze günlük' modunu açmışım bugün.
 
Normalde yağmurda yürümekten hoşlanmam. (romantik filan değilim yani) Ama nasıl olduysa, dersten kaçıp Sirkeci'ye kadar gitmişim geçen Cumartesi o yağmurda.



Bir sonraki Cumartesi günü de Mercan yokuşundaki Valide Han'a düşürdüm yolumu. Hanın çatısına çıkmak niyetindeyim, çünkü çatılara karşı zaafım var. Kapıdaki görevli beni gazeteci sandığı için içeri almak istemedi önce. Han hakkında gazete ve dergilerde kötü şeyler yazanlar olmuş. Yönetimden izin almam gerekirmiş makineyle girebilmek için. Yahu dedim, gazeteci değilim. Bir sorguya çekti ama, uzun ve anlamsız cümlelerle kafasını karıştırarak sınavı geçtim. O da bana çökme riski ve tehlikesi nedeniyle çatının neresine kadar yürüyebileceğimi anlattı. Adımlarım sayılıydı yani. Bu arada geçmemem gereken incir ağacını filan da gösterdi uzaktan.
 
Şimdi olmasa da, 'yaz akşamlarında üstüne bir pike alıp çatısında uyunacak bir han' diyebiliriz burası için kısaca! Uzuncasını anlatmayayım. Çatıdan epey bir vakit şehri izledim. Buradan bakınca Galata Köprüsü bile güzel göründü gözüme. Evet, aslında hiç sevmem. Karşı tepesinde Süleymaniye, bir tarafında Galata Kulesi, diğer tarafında Yeni Cami, altında onlarca mekan ve üstünde denize olta sallayan yüzlerce balıkçı olmasa kimse yüzüne bakmazdı bu kadar çirkin bir yapının.

 
 
Bir vakit sonra çatıdan inerken girişteki amcaya yakalandım. Yakalanmak da denemez aslında; izin verdiği alanın dışına çıkmışım diye, fırça atmak için hazır kıta beni bekliyormuş kapıda. Saydı da saydı. Bir daha gidersem ve beni tanırsa kesin içeri almaz.
 
Bu arada; satmıyorum şimdilik blogu. Yakında az ileriye alışveriş merkezi ve havaalanı yapılacakmış. Ondan sonra satarım. Boşuna işletme, iktisat okumadık herhalde o kadar.
 
Bu günlük bu kadar.
 
Flickr'da başka fotoğraflar da var.

6 yorum:

  1. işin komik tarafı benim kürkçü han diye bahsettiğim valide han zaten. isimleri karıştırmışım. o seni paylayan amca da mehdi amcanın ta kendisi. o hanın avlusunun ortasındaki mescit de iranlılar mescidi ve orda da fotoğraf çekmiştim. gezgine dosya hazırlamıştık valide hanla ilgili...
    jasmina :)

    YanıtlaSil
  2. Aynı yer miymiş? O sayıya baktım şimdi, güzel dosya olmuş. Ben daha çok çatıya odaklandım :)

    YanıtlaSil
  3. yeni taşındığım evden evlerin karşı binaların çatıları görünüyor, ben bayılıyorum bu görüntüye. kar yağdığında müthiş oluyor!
    çatıları seviyorum yani:) çektiğin fotoğraflar bir yandan çok güzel bir yandan da nasıl yoğun ve çarpık bir yapılaşmanın olduğu bir şehirde yaşadığımızı gösteriyor. balıkçılar filan olmasa bu kadar güzel görünmeyecek gözümüze belki haklısın.

    YanıtlaSil
  4. alkım;
    Başka yerlerden her zaman göremeyeceğimiz sıra dışı açılara sahip çatılar. Bu yüzden seviyorum ben de.

    Aslında dikkat dağıtmamak için bazen çarpıklığı gizlemeye bile çalışıyorum. Manipülasyon yapmadan kadrajı sınırlıyorum vs. Ama makineyi ezbere doğrulttuğumuz her yerde çarpıklık diz boyu maalesef.

    Teşekkürler bu arada :)

    YanıtlaSil
  5. bir an köprüyü kule diye okudum ve eyvah galata kulesini sevmeyen biri nasıl olur! diye panik yapıyordum ki neyse ki köprüden bahsediyormuşsun...

    YanıtlaSil
  6. nilden;
    Panik yapma lütfen, kuleyle aram fena değil :)

    YanıtlaSil