Epeydir aklımda olan Macahel gezisi için yoldayız sonunda. Kısmen Macahel'i de kapsayan Doğu Karadeniz turları var ama benim ihtiyacımı tam olarak karşılamadığı için bir arkadaşımla çıktık yola. Çok yer gezen ama zaman kısıtı nedeniyle hızlı seyreden turlara alternatif olarak, özellikle ve detaylıca görmek istediğim yerleri kişisel turumuza dahil ettik.
Bu zamana kadar bir şekilde ertelemiş olsam da, gündemimden düşmeyen Macahel ısrarım boşuna değil. Yaklaşık 130 yıl önce, Macahel vadisindeki köylerin birinden; o zamanki Sovyet Rusya ve Osmanlı Devleti arasında süregelen savaşlar ve nihayetinde de meşhur 93 Harbi sonrasında (1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı), sınır kavramının getirdiği birtakım sorunlar ve Sovyet Rusya'nın bitmek bilmeyen asimilasyon politikasından duyulan rahatsızlık nedeniyle Orta Karadenize göç etmiş büyüklerim. Anadolu'nun bir başka şehrini memleket, yer, yurt bilmişiz. Bir yeri memleket olarak benimsemek için 100 yıl yeterli olsa da, bu zamana kadar gitmemiş olmama rağmen kendimi biraz da Macahel'li olarak hissetmişimdir hep.
Macahel'e gitmek için yaptığım planlar bazen iş-güç, zamansızlık vs. mazeretlerine, bazen de bahane ettiğim tembelliğime takıldı. "Gitmesek de, kalmasak da" demenin kimseye bir faydası olmayacağını anladım. Bir şekilde uzun uzun plan, program yapmadan düştüm yola. Henüz Macahel'e ulaşamadık. Aşağıdaki fotoğraflar gidiş yolundan..
İstanbul'dan Orta Karadeniz'e kadar buğday hasatları ve kurumuş ekinler nedeniyle tarlalar sararmış durumda. Sahil kesimine geçtikten sonra ise çay tarlaları, fındık bahçeleri ve ormanlık alanlarla birlikte yeşillikler artıyor. Alttaki son fotoğraf Hopa-Borçka geçidinden. Karşıda sağda kısmen Hopa ve Karadeniz görünüyor. Biz burayı tırmanarak Borçka'ya geçiyoruz. Arazi koşullarınının zorluğuna rağmen buraya kadar yollar çok güzel. Borçka sahil şeridindeki diğer ilçeler gibi küçük ve nispeten biraz daha az gelişmiş. Akşama doğru buradan Macahel'e doğru hareket edeceğiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder