Şu anda camdan dışarı baktığımda sadece beton yığını görüyorum. Bu şehirde yaşayan insanların barınma ve ulaşım gibi temel ihtiyaçları şehre bu kadar zarar vermeden giderilebilirdi. Bu bir olasılık değil, zorunluluk olmalıydı. Ama bunun için şehrin, medeniyet ve estetik gibi kaygıları olan, ehil kimselerce yönetilmesi gerekirdi. Geldiğimiz noktada İstanbul’un hem alt yapısı hem de üst yapısı maalesef acınacak durumda.
Ziyaret ettiğimiz, varlığından mutlu olduğumuz, övündüğümüz ve koruma altına aldığımız bölgelerin hiçbiri yakın tarihimizde inşa edilmemiş. Yeni olan her şey, içinde sorun barındırıyor. Eski mirası korumak için yeterince gayret gösterilmiyor. Ben bu konuda sayfalar dolusu yazabilirim ama bu yazdıklarım yeterince sıkıcı zaten. Daha fazla uzatmayayım. Bu linkte hepsi ve fazlası var.
sorun altyapı ya da üst yapıdan çok, değişmeyen zihniyette aslında.
YanıtlaSilistanbul'un en elit, en lüks semtinde bile bir kaldırım problemi var,bizde kaldırımlar 4,5 yılda bir yapılıyor, yapılan her kaldırım da diğerinden daha berbat oluyor.Üzerinde yürümek için cambaz, yağmurda yürümek için de dalgıç olmak gerekiyor sanki , konuşacak çok şey var da neyse...
Konuşarak da çözülmüyor. Söyleyince " tarihteki varlığı ile dünya başkenti, kıtaları birleştiriyor, dünyanın göz bebeği vs." filan diyorlar. İyi de onlar doğal özellikler. Sen ne kattın bu şehre demezler mi adama? Günü kurtar, yan gel yat!
YanıtlaSil