Mustafa Onat's items Go to Must.'s photostream

5 Temmuz 2012 Perşembe

Farkındalık bildirisi

Doyumsuz bir insan değilim. Çok küçükken, cebimdeki iki elmadan küçük ve nispeten az olgunlaşmış olanını önce yeyip; yine kendim için ayırdığım büyük ve kıpkırmızı elmayı o anda karşılaştığım birine vermem gerektiğinde nasip kavramının ne olduğunu fark ettim. Önce büyük ve kıpkırmızı elmayı yemediğim için pişman olsam da; sonraları yeşile, sarıya, kızıla boyanan meyve bahçelerinde geçti çocukluğum.

Hırslı bir insan değilim. Amaçladığım ve hedeflediğim üniversitelerin istediğim bölümlerini rahatlıkla kazanabilecek durumdayken, katsayı uygulamasının önümüze set gibi örülmesi sonucunda, her şeyin elimde olmadığını fark ettim. Ne kadar azimli ve hırslı olursam olayım, etkisi altında olduğum ve değiştiremeyeceğim parametrelerin varlığını fark ettim. Katsayı kavramını duyduğum her yerde, orada bir eşitsizlik ve adaletsizlik yaşandığını fark ettim. O zamana kadarki her koşulda birinci olma gayretimin, katsayı kavramının hayatımıza girmesiyle köreldiğini fark ettim. Şampiyon olmak varken, ikinci olmak -hatta kimi zaman başarısız olmamak bile- yeterli göründü gözüme. Gözü dönmüş bir hırsla çalışmak yerine, insanca çalışıp tevekkül etmenin huzurunu fark ettim.

Kontrolsüz bir insan değilim. Girmeyi hak ettiğim kapılar kilitliyse kırmadım; ama bacadan girdim. Su varacağı yere akarken hep en kısa yolu bulur, oradan akar. Ben hedeflediğim yere hak ettiğim şekilde ulaşmam engellendiği için daha uzun, dolambaçlı ve çetrefilli yolları dolanmak zorunda kaldım. Kolaylıkla sahip olabileceğim diplomalar için türlü cambazlıklar yaptım. Tüm bu eziyetlere, kendimi ispat etmek için değil, kendimi test etmek için katlandığım gerçeğini bir kez daha fark ettim.

Maalesef daha bir çok şeyin farkındayım. Sırf bu farkındalık yüzünden; emek, özen ve sabırla dizdiğim domino taşlarına, orta yerinden tekme savurma öfkesiyle taşan bir ruh halindeyim şu an. Saman alevi gibi bir öfkeye sahip olmadığım için kendimi şanssız sayıyorum. İş yerlerinin düğün salonlarından sonra, riyakarlığın ve çekememezliğin en çok yaşandığı yerler olduğunu sekizbininci kez fark ettim. Fakat çalışma hayatına girersem bu yazıyı sonlandıramam. Sınırsızca yazabilecek gevezeliğime rağmen, şu an üşengeçliğime engel olamayacağımın da farkındayım.

Yazdıklarımın ne kadar sıkıcı olduğunun farkındayım. Çoğunuzun buraya kadar okumadığının da farkındayım. Yine de -bir umut- yazdım. Umudum olmasa bahsettiğim öfkeye yenilirdim zaten. Epeydir şarkı paylaşmadığımı fark ettim. İçeriğe uygun bir Hauschka şarkısı ile bitireyim. Aslında bu şarkıyı ayrıca anlatmak gerekir ya...

12 yorum:

  1. kim olmadığını bilmek kim olduğunu bilmekten iyidir ;)

    YanıtlaSil
  2. o katsayı temcit pilavı gibi hep önümüzde, kaç yıl geçerse geçsin bi de 'sessiz faziletlerin heykeli dikilmiyor ya da onun gibi bir şey.'

    YanıtlaSil
  3. Ceren;
    Tüm alternatifleri eleyip, kim olduğumu da bulabilirim belki ;)

    âyine;
    Nasıl bereketli bir pilavsa bitmiyor işte. Halbuki makarnayı da pilav kadar severim :)

    YanıtlaSil
  4. dedikleri doğruydu bin yıl sürecek 28 şubat, bu yönüyle evet hikayemiz sıkıcı :)

    YanıtlaSil
  5. Çok zor yerden girmişsin konuya Must. Kim olduğunu bilmek, farkındalık bunlarla yaşamak, zor şeyler zor.. Bence iyi bir yazı olmuş...

    YanıtlaSil
  6. ikidir yazmayı unutuyorum, güzel müzik ^^

    YanıtlaSil
  7. âyine;
    İşte bu müziklerle sıkıcı olan hikayeyi birazcık kurtarmaya çalışıyoruz. Blogda hayatımdan kopya çekiyorum bazen ;)

    Aze;
    Öfkemi yazacaktım. Sayfayı açarken bunu amaçladığımı hatırlıyorum. İlk paragrafın son cümlesiyle seyir değişti. Bazı şeylerin kontrolüm dışında geliştiğini söylemiş miydim? :/

    YanıtlaSil
  8. Umut güzel şeydir. Farkında olmakta öyle .Bazen bütün ibreler tersini gösterse bile suyun akışının tersine gitmekte işe yarar ..Ben hep öyle yaptım olmadı belki sen denersen olur ..

    YanıtlaSil
  9. Ateş Böceği;
    Suyun tersi yönünde gidecek kadar hırslı değilim aslında. Akmıyorsa yeni bir yol bulurum o kadar. Tepedeki 'muhalif' yazısı yanıltmasın. :)

    YanıtlaSil
  10. bir nesile, bir kesime çok şeyler anlatan bir yazı bu, içimde bir yer sızım sızım sızladı okurken...

    YanıtlaSil
  11. bir nesile, bir kesime çok şeyler anlatan bir yazı bu, içimde bir yer sızım sızım sızladı okurken...

    YanıtlaSil
  12. firûze,
    Sızısı bazen öfkeye, bazen yorgunluğa sebebiyet veriyor. İzi kaldı bir şekilde...

    YanıtlaSil